DESTEK VE HAREKET SİSTEMİ

DESTEK VE HAREKET SİSTEMİ ( GÖRSELLİ KONU ANLATIM PDF’SİNE VE KONU ANLATIM VİDEOSUNA SAYFA SONUNDAN ULAŞABİLİRSİNİZ)

*Destek ve hareket sistemi; kemik, kıkırdak, kas ve bağ dokulardan oluşur.

*Bu sistemin;

-hareketi sağlama,

-organizmaya destek olma,

-vücudun ihtiyacı olan mineralleri depolama,

-iç organlara ve kaslara bağlanma yüzeyi sağlama,

-önemli iç organları koruma,

-vücuda biçim verme

-kan hücrelerini üretme gibi görevleri vardır.

*Destek ve hareketi sağlamak için iskelet ve kas sistemi birlikte görev yapar.

 

 

 

 

 

İSKELET SİSTEMİ

*İskelet sistemi, vücudu destekler ve kasların tutunması için yüzey alanı sağlar.

*İskelet sistemi önemli iç organları zedelenmekten korur.

*İskelet sistemi, kemik ve kıkırdak olmak üzere iki çeşit bağ dokudan meydana gelir.

*Embriyonik dönemde iskelet sisteminin büyük bir bölümü kıkırdak yapıdadır.

*Embriyoda ikinci aydan itibaren kalsiyum karbonat, kalsiyum fosfat gibi tuzların birikmesiyle kemikleşme süreci başlar. *Ergin bireylerin kulak, burun, eklem yerleri gibi bölgelerinde kıkırdak doku varlığını sürdürür.

Kemik Doku

*Kemik doku hücrelerine osteosit, kemik doku ara maddesine ise osein denir.

*Osteositler, lâkün denilen boşluklar içinde yer alır ve ince uzantılarla birbiriyle bağlantı kurar.

*Osein hem organik hem de inorganik maddelerden oluşur.

*Organik kısmını kollajen lifler, inorganik kısmını ise kalsiyum karbonat ve kalsiyum fosfat tuzları oluşturur. Ayrıca florür, az miktarda sodyum, magnezyum ve demir tuzları da bulundurur.

*Ara maddede bulunan kalsiyum karbonat ve kalsiyum fosfat tuzları kemik dokuya sertlik kazandırır.

*Yaşın ilerlemesiyle kemik dokuda organik madde oranı azalır, mineral tuz oranı artar. Bu nedenle kemiğin sertliği ve buna bağlı olarak da kırılganlığı artar.

*Organik kısım olan kollajen lifler ise kemiğe esneklik verir.

*Çocuklarda kemikler daha esnektir.

*Kemik doku kan damarları ve sinirler bakımından da zengindir.

*Tamamıyla gelişmiş olan bir kemik, doku yoğunluğu bakımından farklı bölgelere sahiptir.

*Bir uzun kemikte hem sıkı kemiğin hem de süngerimsi kemiğin yer aldığı bölgeler vardır.

*Doku yapısına göre kemikler süngerimsi kemik doku ve sıkı kemik doku olmak üzere iki çeşittir.

Süngerimsi kemik doku

*Küçük kemik plakaların birbirine boşluk bırakarak bağlanması nedeniyle gözenekli yapıya sahiptir.

*Süngerimsi kemik, böyle bir yapı sayesinde oldukça büyük baskılara dayanabilir.

*Süngerimsi kemiğin boşluklarında kırmızı kemik iliği bulunur.

*Kırmızı kemik iliğinde kan hücreleri üretilir.

*Süngerimsi kemik dokuda kanallar sistemi yoktur.

*Süngerimsi kemik, uzun kemiklerin şişkin olan uç kısımlarında ve ilik kanalı çevresinde yassı ve kısa kemiklerin iç kısmında bulunur.

Sıkı kemik doku

*Ara madde kalsiyum karbonat, kalsiyum fosfat gibi tuzların yoğun bir şekilde birikimi nedeniyle oldukça sıkı ve sert yapıya sahiptir.

*Uzun kemiklerin gövde kısmı büyük ölçüde sıkı kemikten oluşmuştur.

*Sıkı kemik osteon adı verilen yapı birimlerinden oluşur.

*Osteon, merkezî bir kanal çevresinde dairesel olarak sıralanmış kemik tabakalar ve tabakaların arasında konumlanmış kemik hücrelerden oluşmuştur.

*Osteonun ortasındaki kanala Havers kanalı, Havers kanallarını yatay olarak birbirine bağlayan kanallara Volkmann kanalı adı verilir.

*Bu kanallarda sinirler ve kemik dokuyu besleyen kan damarları yer alır.

*Kemik dokunun ihtiyaç duyduğu besin ve oksijen kanallardaki kan damarından sağlanır. Atık ürünler de aynı yolla kana verilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

*Şekillerine göre kemikler uzun kemikler, kısa kemikler, yassı kemikler ve düzensiz şekilli kemikler olmak üzere dört çeşittir.

Uzun kemikler

*Boyu eninden uzun olan kemiklerdir.

*Koldaki pazu kemiği ve bacaklardaki uyluk kemikleri uzun kemiklere örnektir.

*Uç kısımlarındaki şişkin bölgeler baştır. İki baş arasındaki bölge ise gövdedir.

*Baş kısımlarının dış kısmı, sıkı kemik doku iç kısmı ise süngerimsi kemik doku yapısındadır.

*Gövde kısmı büyük ölçüde sıkı kemikten oluşmuştur.

*Gövdenin ortasındaki boşlukta ise sarı kemik iliği yer alır.

*Sarı kemik iliği yalnızca uzun kemiklerin yapısında bulunur. Bol miktarda yağ içerir. Sarı kemik iliğinde bazı akyuvar hücreleri üretilir.

*Uzun kemiklerin baş kısmında kemiğin boyuna uzamasını sağlayan kıkırdak dokudan oluşmuş epifiz plağı vardır.

*Epifiz plağı; ergenlik döneminin ardından kemikleşir, kemikte ve bireyde boyuna uzama durur.

*Kemiklerin dış yüzeyini saran zara periost adı verilir.

*Periost, bol miktarda kan damarı ve sinir içerir.

*Periost, kemiğin enine kalınlaşmasını ve kırılan kemiğin onarılmasını sağlar.

 

 

Kısa kemikler

*Uzunlukları, genişlikleri ve kalınlıkları birbirine yakın olan kemiklerdir.

*Ön kolla el arasında bulunan el bilek kemikleri ve bacakla tarak kemikleri arasında bulunan ayak bilek kemikleri kısa kemiklere örnektir.

*Kısa kemiklerin dış yüzeyini periost sarar. Kısa kemiklerin iç kısmında süngerimsi kemik doku dış kısmında sert kemik doku bulunur.

 

 

Yassı kemikler

*Yapısı yassı ve ince olan kemiklerdir.

*Kafatası kemikleri, kaburga, kalça kemiği ve kürek kemiği yassı kemiklere örnektir.

*Yassı kemiklerin dış kısmında periost bulunur.

*Yassı kemiğin merkezinde kırmızı kemik iliği içeren süngerimsi kemik doku, dış tarafında ise sert kemik doku bulunur.

Düzensiz şekilli kemikler

*Belirli bir şekli olmayan, baskılara dayanıklı sağlam kemiklerdir.

*Omurlar ve çene kemikleri düzensiz şekilli kemiklere örnektir.

*Diğer kemik çeşitlerinde olduğu gibi dıştan periostla kaplıdır.

*İç tarafında süngerimsi kemik doku dış tarafında ise sert kemik doku bulunur.

Kıkırdak Doku

*Kıkırdak doku, kıkırdak hücreleri ve bunların salgıladığı hücreler arası maddelerden oluşur.

*Kemiklerin birleşim yerlerinde, kulak kepçesinde, burunda ve östaki borusunda bulunur.

*Kıkırdak doku hücresine kondrosit ara maddesine ise kondrin denir.

*Ara maddede protein yapılı lifler bulunur.

*Kıkırdak dokunun ara maddesi jel şeklinde olduğu için kemik dokudan daha esnektir.

*Kıkırdak doku ara maddesinde kan damarı bulunmaz.

*Kıkırdak doku hücreleri, kıkırdak dokunun etrafını saran bağ dokudaki damarlardan salınan maddelerin difüzyonuyla beslenir.

*Bu nedenle zedelenen kıkırdak dokunun onarımı uzun süre alır.

Kıkırdak doku, ara maddesinde bulundurduğu liflerin yapısına göre hiyalin, fibröz ve elastik kıkırdak olmak üzere üç çeşittir.

 

 

 

 

 

Hiyalin kıkırdak

*Kollajen lif bulundurur.

*İnsanlarda embriyonal dönemde iskeletin büyük bir kısmını oluşturur.

*Embriyonun gelişim sürecinde hiyalin kıkırdak kemik dokuya dönüşür. Ancak kaburga uçlarında, oynar eklemlerdeki kemiklerin eklem yüzeyinde hiyalin kıkırdak kemik dokuya dönüşmez.

*Soluk borusunda, burunda, bronşlarda, kemik eklem yerlerinde ve kaburga uçlarında hiyalin kıkırdak bulunur.

 

Fibröz kıkırdak

*Bol miktarda kollajen lif içerir.

*Bu sayede basınca ve çekmeye karşı dayanıklı kıkırdaktır.

*Omurgayı oluşturan omurların arasındaki esnek diskler fibröz kıkırdak yapısındadır.

*Ayrıca kalça ve diz eklemleri ile köprücük kemiği eklemlerinde de fibröz kıkırdak bulunur

 

 

 

 

Elastik kıkırdak

*Esneme ve bükülme yeteneği fazla olan kıkırdaktır.

*Ara maddesinde elastik lifler bulunur.

*Kulak kepçesindeki kıkırdak, östaki borusundaki kıkırdak ve epiglottisteki (gırtlak kapağı) kıkırdak elastik kıkırdak örnekleridir.

 

 

Eklemler

*Kemiklerin birbiriyle birleşme yerine eklem denir.

*Hareket şekline göre oynamaz eklemler, yarı oynar eklemler ve oynar eklemler olmak üzere üç çeşit eklem vardır.

Oynamaz eklem

*Hareketsiz eklemlerdir.

*Kafatasını oluşturan kemiklerin arasında ve kuyruk sokumunda oynamaz eklemler bulunur.

*Bu eklemleri birbirine bağlayan kemikler, eklem bölgesinde genellikle testere dişine benzer şekilde girintilerle çıkıntılarla birbirine kenetlenmiştir.

Yarı oynar eklem

*Hareketleri sınırlıdır.

*Omurgayı oluşturan omurlar arasındaki eklemler, yarı oynar eklemlere örnektir.

 

Oynar eklem

*Hareketli eklemlerdir.

*Kolda pazu kemiği ile ön kol kemiği, bacakta ise uyluk kemiği ile kaval kemiği arasındaki eklemler oynar ekleme örnektir. *Ayrıca parmak kemiklerinin arasındaki eklemler de oynar eklemlerdir.

 

KAS SİSTEMİ

*Kaslar, kemiklerle vücuda şekil verir.

*Kasların temel görevi, vücudun veya bulundukları organların hareketini sağlamaktır. Örneğin iskelet kaslarının kasılıp gevşemesi sayesinde konuşma, nefes alıp verme, yürüme, koşma, yüzme gibi çeşitli hareketler gerçekleşir. İstemsiz çalışan düz kaslar, iç organlarımızın hareketini sağlar.

*Kan, kalp kasının kasılmasıyla tüm vücuda ve akciğerlere pompalanır. Böylece hücrelere gerekli maddelerin ulaştırılması sağlanır.

*Kaslar, kas dokusundan oluşmuştur.

*Kas dokusunda yer alan kas lifleri kas hücresi olarak adlandırılır.

*Kas hücreleri özelleşmiş hücrelerdir.

*Kas hücrelerinin zarına sarkolemma, plazmasına sarkoplazma, endoplazmik retikulumuna sarkoplazmik retikulum adı verilir.

*Kas hücrelerinde kasılıp gevşemeyi sağlayan aktin ve miyozin proteinlerinden oluşmuş filamentler bulunur.

*Bu iplikçikler, bir araya gelerek miyofibrilleri oluşturur. *Kas dokuda enerji ihtiyacı fazla olduğundan kas hücrelerinin mitokondri sayısı fazladır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaslar; düz kas, kalp kası ve iskelet kası olmak üzere üç çeşittir

Düz kas

*İç organların yapısında bulunan düz kaslar, mekik şeklindeki hücrelerden oluşmuştur.

*Bu hücreler, tek çekirdekli olup aktin ve miyozin filamentler, hücre boyunca düzenli olarak sıralanmadığından düz kaslarda bantlaşma görülmez. Bu nedenle bu hücrelerden oluşan kaslar, düz kas olarak adlandırılır.

*Düz kaslar, yavaş kasılıp yavaş gevşer.

*Düz kasların kasılıp gevşemesi, otonom sinir sistemi tarafından düzenlenir ve bu kaslar istemsiz hareket eder.

*Düz kaslar sinirsel, hormonal ve fiziksel uyarılarla kasılır.

*Solunum, sindirim, dolaşım, üreme ve boşaltım sistemlerini oluşturan organların yapısında düz kaslar bulunur.

 

 

 

Kalp kası

*Kalbin yapısında yer alır.

*Silindirik hücreleri dallanma gösterir.

*Kalp kası hücreleri genellikle tek çekirdeklidir ve çok miktarda mitokondri içerir.

*Miyozin ve aktin filamentlerin düzenli diziliminden dolayı kalp kası hücreleri mikroskop altında çizgili görünür.

*Bu hücreler, çizgili olmaları nedeniyle iskelet kası hücrelerine benzer, hızlı kasılır.

*İstemsiz çalışmaları nedeniyle düz kas hücrelerine benzerlik gösterir.

*Çalışmaları otonom sinir sistemi tarafından düzenlenir.

*Kalp kası hücreleri otonom sinir sistemi tarafından impuls almadan da kasılıp gevşeyebilir.

 

 

 

 

 

İskelet kası

*Vücutta en çok bulunan kas çeşididir.

*Bu kaslar, iskelete tutunur.

*İskelet kaslarının işlevleri, beyin kontrolünde gerçekleştiği için istemli olarak çalışır.

*İskelet kasları, kas boyunca uzanan kas liflerinden oluşur.

*Mikroskop altında çizgili görünür. İskelet kasına çizgili kas da denir.

*Her bir lif, uzun silindir şeklinde tek bir hücredir.

*İskelet kası hücreleri, çok sayıda çekirdek içerir. Çünkü bu hücrelerin her biri embriyonik dönemde çok sayıda hücrenin kaynaşmasıyla oluşmuştur.

*Bu hücreler, oksijen depolayabilen ve demir içeren miyoglobin pigmenti içerdiğinden kırmızı renkte görünür.

*İskelet kasları hızlı kasılır ve çabuk yorulur.

 

 

 

Kas Kasılması

*Kas lifi çok sayıda miyofibril içerir.

*Miyofibriller, aktin ve miyozin filamentlerinden oluşur.

*Bu filamentlerin düzenli dizilişlerinden dolayı mikroskopta bakıldığında iskelet kası hücrelerinde art arda tekrarlanan açık ve koyu bantlar görülür.

*Tekrarlanan bu bantlarda aktin ve miyozin filamentler, belirli bir düzen içinde konumlanarak kasın sarkomer adı verilen kasılma birimlerini oluşturur.

*Sarkomer, iki Z çizgisi arasında kalan kısımdır.

*İnce olan aktin filamentler Z çizgisinde birbirine bağlanıp sarkomerin merkezine doğru uzanır.

*Kalın olan miyozin filamentler ise sarkomerin merkezinde birbirine tutunur.

*Sarkomerdeki bantlaşma incelendiğinde sadece aktin filamentlerden oluşan bölgeye I bandı, aktin ve miyozin filamentlerin birlikte yer aldığı bölgeye A bandı adı verilir.

*A bandının ortasında sadece miyozin proteinlerinden oluşan, açık renk olarak görünen bölgeye H bandı adı verilir

 

Cici Bilgi: *Düz kasta sarkomer bulunmaz.

                  *Kasın boyu kasılma sırasında kısalırken, kalınlığı artar fakat kütlesi ve hacmi değişmez.

    

 

 

Motor uç plak

*Çizgili kaslar, somatik sinir sistemine ait miyelinli nöronlar tarafından uyarılır.

*Motor sinirler motor liflerini oluşturur ve motor lifler de kasların uyarılmasını sağlar. *Motor sinir hücresiyle kas hücresi arasındaki bağlantı bölgesi motor uç plak olarak adlandırılır.

*Nöronla taşınan impuls, motor uç plağa gelince nörondan nörotransmitter salgılanmasını sağlar.

*Nörotransmitterler sarkolemma üzerindeki Na+ kanalların açılmasını ve hücreye çok miktarda Na+ iyonunun girmesini sağlar.

*Böylece kas hücresi uyarılır ve impuls sarkolemma boyunca yayılır.

*Bu impuls, sarkoplazmik retikuluma ulaşınca sarkoplazmik retikulumda depolanan Ca+2 iyonları sitoplazmaya salınır. *Böylece sitoplazmada Ca+2 iyonları derişimi yükselir.

*Salınan Ca+2 iyonları, sarkomerde aktin üzerinde konumlanmış olan özel protein kompleksini inaktif hâle getirerek miyozinin aktine bağlanacağı kısmının açığa çıkmasını sağlar.

*Aktin filamentler miyozin flamentler üzerinde kayar, kas lifi kasılır.

*Kasılmış kasın gevşemesi, impuls iletimi kesildiği zaman gerçekleşir.

*Kasılma tamamlanınca Ca+2 iyonları sarkoplazmik retikuluma aktif taşımayla taşınır böylece gevşeme gerçekleşir. *Sarkoplazmada kalsiyum derişimi düşünce aktin üzerindeki protein kompleksi aktifleşerek miyozinin aktine bağlanma bölgesinin kapanmasına neden olur ve kasılma durur.

*Kas hücresinin kasılması ve gevşemesi ATP sayesinde gerçekleşir.

*Kasta yeterli ATP olduğu sürece kasılıp gevşeme devam eder.

*Kasın kasılabilmesi için gerekli minimum uyarı şiddetine eşik değer denir.

*Eşik değerin altındaki uyarılar, kas lifinde uyarı oluşturmaz.

*Eşik değer ve eşik değerin üzerindeki uyarılar ise kas lifi tarafından aynı şiddette cevaplanır.

*Bu duruma ya hep ya hiç kuralı denir.

*Çizgili kasların dinlenme durumunda hafif kasılı ve gergin olma durumuna kas tonusu denir. Kas tonusu bilincin açık olduğu durumda mevcuttur.

*Kasın kasılma sonrası normal durumuna geri dönmesine gevşeme evresi denir.

Uyarı alan kasın kasılması ve gevşemesi üç evrede gerçekleşir. Bunlar sırasıyla gizli evre, kasılma evresi ve gevşeme evresidir.

 

 

 

*Gevşeme anından itibaren kasın tekrar uyarılmasına kadar geçen sürede kas dinlenmektedir. Ancak kas lifi (hücresi), gevşemeye fırsat vermeden kasılması için art arda uyarılırsa kasılı durumda kalır. Bu duruma fizyolojik tetanos (kramp) denir.

 

 

 

 

Kas Enerjisinin Sağlanması

*İskelet kası ve kalp kası hızlı kasılıp gevşer.

*Kasların kasılmasında da gevşemesinde de ATP’ye gereksinim duyulur.

*Bu kasların hücrelerinde mitokondri sayısı fazladır.

*Gerekli enerji öncelikli olarak kas hücrelerindeki ATP’den sağlanır. ATPaz enzimiyle ATP parçalanır ve enerji kullanılır.

 

*İskelet kası hücreleri, kasılmaya başladığında hücrede çok az miktarda bulunan ATP moleküllerini kullanır.

*ATP molekülleri çok kısa sürede tükenir.

*Kas hücreleri, ATP ihtiyacını kreatin fosfat üzerinden sağlar.

*Kas hücrelerinde mevcut ATP’den daha fazla kreatin fosfat (CP) bulunur.

*Enerji ihtiyacı olan kas hücreleri, kreatin fosfat molekülünü parçalar.

*Açığa çıkan fosfat ile ADP, ATP’ye dönüştürülür.

*Kaslar, bu şekilde kreatin fosfatı destek enerji kaynağı olarak kullanır ve yaklaşık 15 saniye kadar ATP ihtiyacı karşılanabilir.

*Kas, gevşeyip dinlenmeye geçince reaksiyonun tersi gerçekleşir. Böylece kreatin fosfat yeniden sentezlenir ve depolanır.

*Kasta enerji ihtiyacının devam etmesi durumunda kas hücresinde depolanan glikojen molekülü parçalanır böylece glikoz fosfat molekülü açığa çıkar. Bu madde kana geçemez sadece kaslarda yakıt olarak kullanılır.

*Glikoz fosfat, kas hücrelerinde ya oksijenli solunumda kullanılarak (öncelikli olarak) ya da laktik asit fermantasyonunda kullanılarak ATP elde edilir.

*Laktik asit fermantasyonu sonucunda açığa çıkan laktik asit, kana karışıp beyne ulaşınca yorgunluk hissi oluşturur. *Laktik asit ya dinlenme anında karaciğerde pirüvik aside dönüşür ve oksijenli solunumda kullanılır ya da önce glikoza ardından glikojene dönüşüp karaciğerde depolanır.

*İskelet kaslarının kasılması sırasında ATP, kreatin fosfat, glikoz, oksijen, glikojen miktarı azalır; ADP, fosfat, kreatin, karbondioksit, su, laktik asit, ısı miktarı artar.

Tendonlar

*Kaslar kemiklere tendonlarla bağlanır.

*Tendonlar kasları kemiklere bağlayan bağ doku liflerinden oluşmuş yapıdır.

*Tendonlar kasılmaz. Fiziksel gerilmelere karşı dayanıklıdır.

Cici Bilgi: Bazı kaslar birbirine zıt çalışır. Bu kaslara antagonist kaslar denir. Antagonist kaslardan biri ka-sılırken diğeri gevşer. Böylece iki farklı yönde dengeli ve hızlı hareket sağlanır. Kolun üst kısmında yer alan pazu kasları antagonist kaslara örnektir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.